16 Mayıs 2010 Pazar

Polyanna


Yusuf Güney'in son albünü dinliyorum yaklaşık 1 saattir...Biri bana nasıl dese. Sanırım tek cevabım allah o çocuğu bu aşk acısından kurtarsın olurdu...Hani öyle yöresel müzikler olurya tek bir cd Sinop biri Edirne biri İstanbul vs vs yada cilt halindeki kitaplar biri Maltepeyi anlatır biri Galatayı falan heh tamda öyle birşey hani albümleri ciltlemeye kalksam bunun adı kesinlikle Terkediliş sonrası çekilen acı olurdu...Her şarkı ona hitaben , her şarkıda onu hissetmiş , hissettirmeye çalışmış, duygusalda o , hareketlide olsa o...O zaman durup dedimki asında her insanın içindekini dışa vurduğu bir yer var.Ben çok içime atarım* böyle bişey yok azizim...Mesela ben ve benim gibiler yazıyor dimi , bunun sanatçısı beste yapar , şairi şiir yazar , konuşanı anlatır ya dosta ya kardeşe ya anneye ya babaya hiç kimseye anlatmayan doktora anlatır. Ama anlatır...İnsanoğlu bu güne kadar neyi içinde tutmuşki bunlarıda tutsun...Nokta atışı yapmayı beceremez doğrudur ben gelir sıkıntımı yazarım anlatırım rahatlarım ama çözümü sıkıntının içinde gizlidir aslında.. Sen gidip derdini sana dert verene anlatmadığın sürece geçici buhranlar kapındadır... Bu günlerde diyorum hani Ezgi sen herşeyi hemen söylemezdin beklerdin biraz karşındaki anlamaya çalışsın kafa yorsun noldu?Prensiblerini takas ettiğin şey ne ? Neden anında yelkenlerini suya indiriyosun diyorum.. Sanırım bu günlerde gene Hayat kısa* dönemlerimi yaşıyorum...Kıyamadıklarımı koydum gene baş ucuma, yanlışları göremicek kadar seviyorum belkide ondandır...Kimseyi üzmek istemiyorum , vardır bi sıkıntısı bi derdi diyorum.. Polyannacılık oynuyorum kıssadan hisse...

Hiç yorum yok: