5 Temmuz 2010 Pazartesi

Ezgice


1)
Etrafta bronz kavramını çoktan geçmiş fosilleşme yolunda emin adımlarla ilerleyen insanların çokça olduğu şu günlerde hala peynir görünümünde olmak ne kadar can sıkıcı anlatamam..Hele ki bunu diyen güneş kremiyle hiç anlaşamayan güneşin en yakıcı olduğu saatlerde güneşte kavrulmaktan büyük haz duyan ben isem durum vahim...Deniz sezonunu açamamış olmak değil konu , havuza bile daha ayak basamamak..Geçen seneki resimlere şöyle bir baktımda doğum günümde ( tarih itibariyle yarına denk gelen mübarek gün) bildiğin karaymışım...O manzara karşısında yıkılmamla bir hıcım dosyayı kapatıp acele acele cd yi çıkartmam bir oldu.
2)
Dün alışverişe çıktım yarın için giyicek bişiler baktım kendime...O nasıl güzel elbiseler öyle bembeyaz böyle kuğu gibi...De elim gitmedi ki onu bide ben giyim tam olsun deniz feneri gibi parlarım etrafta , bronzlaşmamış olmak bir kere daha çarptı yüzüme...
3)
E bu sıcaklarda napıyorum peki..Akşama kadar film izliyorum,tv izliyorum,oturuyorum boş boş çokca offluyorum...Esra Erolda bitti zaten günlerim anlamsızlaştı..Oysa ben ne kadarda eğleniyordum izdivaç saatlerinde..Annem noldu kızım neden gülüyosun diye tepkiler veriyodu içerden artan kahkahalarıma...En çok onun sezon finali bozdu ruhumu =) Öyle böyle işte..Dünya kupasına gelince başındada belirttiğim gibi favorim İspanyanın gidişatı yüzümü güldürür yönde....Uzun lafın kısası ordan oraya atladığım bu post tamamen izdivaç saatine denk geldiği içindi..Eh bünye şu saatlerde ona alışkın.Bi sarsıldı tabii.
Ruh halim;
*Çok uzakta değil klor kokusu alıyorum (!)

Hiç yorum yok: