30 Eylül 2011 Cuma

Konuşmak insanı uzaklaştırır

Sıkıntıların konuşarak azaldığı sevincin paylaşarak çoğaldığı metropol yalanlarının en hakikisidir.
Metropol gerçekleri vardır...
İnsanlık küçük bir kasabayı aştığında, aldığın ekmek Hüseyin amca'dan çıkıp 'dokunmadan alınız' boyutuna geçtiğinde  siz de bu gerçeğin gizli öznesi olmuşsunuzdur bile.. Şöyle düşünün..Küçük bir kasabada bakkal amcana (Hüseyin olsun misal) anlattığın dert; tahta taburede şekillenir, rengi solmuş bisküvi paketleri manzarasında demli bir çayda savrulurken ''dertlerle de yaşanırmış be'' sonucuna varılır.Bunun yanında adım başı karşımıza çıkan marketlerde ekmeği bile maşayla alıp market ortasına tabure çekip dertleşmeye kalktığında olayın geleceği boyutu düşünün..Çekilsene yoldan deli ! A aaa manyak mı ne orta yere oturmuş!, Derdi olmayan mı var be kardeşim, benim çilem senden çok! naralarıyle sıkıntınız 5e katlanmış dönersiz evinize..
Susmak her zaman iyidir aslında..Büyüklerimiz ne der? İlla ki anlatacaksan açıp suya anlat...
Çoğu zaman susmak gerekir..Ne düşündüğün, ne yaşadığın kimsenin umrunda olmaz çünkü..O an sadece konuştuğunla varsındır..Kurduğun cümle ne derse sen onu dersin o an.. Üzüntüyle çıkmış ağzından, zaten kafası karışık gibi büyük laflar etmez kimseler.. Sen konuşursan..Cümlelerin yükünüde çekersin...
Bundan sebep biri çıkıp şu dünyada en zor şey ne dese muhtemelen ''anlaşılır olmak'' derim...

Hiç yorum yok: